Ana Sayfa Moda “Zamansız, fütüristik tasarımlar imzam oldu”

“Zamansız, fütüristik tasarımlar imzam oldu”

Ünlü tasarımcı Arzu Kaprol, Türk modasının son yıllarına damgasını vuran isimlerin başında geliyor. 1995 yılında Beymen Academia tarafından verilen “Avant-garde tasarımcı” ödülünü kazanan ve ardından kendi markasıyla tasarım yapmaya devam eden Arzu Kaprol’le yeni koleksiyonunun tanıtımı için geldiği Bursa’da buluştuk. “Çocukluğumun geçtiği Bursa benim için çok kıymetli” diyen Arzu Kaprol ile tasarım kodlarını ve son koleksiyonun hikâyesini konuştuk. Ünlü tasarımcı, kariyerinin dönüm noktalarını, kullanmayı en çok sevdiği kumaşları ve teknolojik tasarımlarını www.cemiyetbursa.com’a anlattı.

Röportaj; Akın GÜLER

Tasarımcı olmak fikri en başından planlı ve isteyerek yaptığınız bir seçim miydi, yoksa kendiliğinden mi gelişti? İlk kez “Ben bu işi yapmalıyım ve moda tasarımcısı olmalıyım” ne zaman dediniz?

Aslında aileden gelen bir durum var bizde. Çok becerikli hanımların olduğu bir ailede büyüdüm. Annemin moda evi vardı ve ananemin de bu anlamda görüşleri çok değerli ve kuvvetliydi. Çocukluğum hep kumaş, dikiş ve tasarımın içinde atölyelerde geçti diyebilirim. Bu anlamda da beni destekleyen bir ailem oldu. Daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü’nü kazandım. Ardından Paris’te bir eğitim aldım. 1995 yılında Beymen Academia tarafından verilen “Avant-garde tasarımcı” ödülün kazandım. Bu ödül benim için milat oldu elbette. Sonrasında kendi markamı kurup, kendi ismim altında tasarımlar yapmaya başladım.

İlk koleksiyonla son hazırladığınız koleksiyon arasında ne gibi değişimler ve gelişmeler görüyorsunuz?

Eğer işiniz yeni bir şeyler yaratmak ve hatta bu süreci altı ayda bir şeklinde kısa bir sürede başarmaksa, her seferinde tekrardan yenilikçi bir şeyleri hiç yılmadan yapmanız gerekiyor. Bu işinizi ne kadar sevdiğinizle de son derece bağlantılı. Çünkü tasarım kendi içinde bir süreç ve her seferinde aynı koşullarda yaratamayabiliyorsunuz. Bazen baskıyla, bazen mutlulukla bazen aşkla ya da daha farklı duygularla olabiliyor. Dolayısıyla tasarımlar da değişime uğruyor. Kendinize ait dokunuşlar, kesimler, kumaşlar kısacası tarzınız da zaman içinde oturuyor. Ayrıca, teknolojiyi de tasarımlarımda kullanmayı seviyorum. Bu bağlamda da ilk günden bugüne baktığımızda çok büyük farklılıklar ve gelişmeler söz konusu diyebilirim. Önce nano teknoloji sonrasında akıllı kumaşlarla çok büyük gelişmeler yaşadık.

Arzu Kaprol ’ün tasarım kodları nelerdir?

Tasarım kodlarımın başında giyilebilecek tasarımlar yapmak geliyor. Sadece tasarlamak değil, aynı zamanda gerçek hayata geçirildiğinde, tasarımın kişiye kendini rahat ve özel hissettirmesi gerekiyor. Sonrasında elbette şık ve kaliteli kumaşlarla ve işçilikle yapılmış olması çok mühim. Kısacası zamanın ruhu, teknik performans, uygun malzeme ve deneme yanılma süreci ve hepsine vakıf olacak iyi bir göze sahip olmak tasarım kodlarını oluşturuyor.

Sezonlar değişse de ilk bakışta “işte bu Arzu Kaprol” tasarımı dedirten ve artık imzanız haline geldiğine inandığınız neler var?

Geleceğe yönelik tasarımlar yapmayı seviyorum. Zamansız, modern ve fütüristik tasarımlar artık imzam oldu diyebilirim. Bunların dışında özel işçiliklerle yapılmış katlamalar, drapelerde kullanılan nano teknolojik kumaşlar, ipek ve krep kumaşlar koleksiyonlarımın hepsine sirayet ediyor. Son zamanlarda 3D printer’dan çıkartılmış parçaları da tasarımlarımda çok kullanıyorum.

Son koleksiyonunuzdan ve hikâyesinden bahseder misiniz?

Arzu Kaprol Business koleksiyonu, Arzu Kaprol marka şemsiyesi altındaki yeni markamız. Katıldığım bir davette, yurt dışında önemli bir zirveye gidecek CEO’lardan biri bana dönerek “Neden iş kadınlarının günlük giyebileceği tasarımlar da yapmıyorsun?” diye sordu. Benim için ilham verici bir cümle oldu. Akabinde Arzu Kaprol Business koleksiyonunu, Ayla Cönger ile birlikte başladığımız kadın gücünden yola çıkarak tasarladım. Farklı iş alanlarında çalışan, farklı hikâyeleri olan iki kadının güçlerinin birleştiği önemli bir koleksiyon oldu. Sezonlar içinde zamansız kalmayı başaracak, kadının ruhunu ve bedenini çok iyi anlayan bir koleksiyon hazırladık. Elbiseler, ciddi bir işçilik ve lazer kesimlerin kullanıldığı deri parçalar, ipek gömlekler ve pantolonlar dikkat çekici. Ceket ve gömleklerin kol ve yakalarında mühim detaylar mevcut.

Kullanmayı en çok sevdiğiniz kumaşlar, materyaller neler?

Deri koleksiyonlarımın vazgeçilmez bir parçası. İpek ve organze gibi kıymetli kumaşları da sıklıkla koleksiyonlarımda kullanmayı seviyorum. Bunların yanı sıra giyilebilir teknolojlere de tasarımlarımda sıklıkla yer veriyorum. Örneğin 3D printer’dan çıkmış bir malzemeyi tasarımlarımda kullanmayı çok seviyorum.

Tasarımcı kimliğinizi nasıl besliyorsunuz, nelerden ilham alıyorsunuz?

İstanbul, mimari ve sanata dair pek çok şey bana ilham veriyor. Ve tabi ki hayata duyduğum aşk.

Kariyerinizin dönüm noktası olarak gördüğünüz olay/an hangisi?

1995 yılında Beymen Academia tarafından verilen “Avant-garde Tasarımcı” ödülünü kazanmam benim dönüm noktam oldu. Oradan kazandığım para ile bugün 20 yılı geride bıraktığım kendi markamı kurdum.

Arzu Kaprol tasarımları hakkında biraz bilgi verir misiniz? Hitap ettiği yaş grubu, gelir düzeyi, kadın profili…

Arzu Kaprol kadını; zamansız, çalışan ve üreten bir profil. Şık görünmeyi başarırken, aynı zamanda günü özgür ve rahat bir şekilde geçirmeyi tercih ediyor. Yaş aralığı olarak 35 ve üzeri, ayaklarının üzerinde duran, iş hayatındaki kadınların tercih ettiği bir marka.

“Bu topraklardan çıkan bir tasarımcının dünya modasında hatırı sayılır bir yere sahip olması” fikri size çok ütopik mi geliyor?

Ütopik bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden, koleksiyonlarında evrensel öğelere yer veren birinin uzanamayacağı platformlar değil. Tabii,  bu tek başınıza yapabileceğiniz bir şey değil. Arkanızda sağlam bir ekibin ve sizi bu süreçte doğru yönlendirecek kişilerin olması çok mühim.

Arzu Hanım liseye kadar Bursa’da okuduğunuzu biliyoruz. Bursa’yla olan bağınızı anlatır mısınız?Uzun yıllardır Bursa dışında yaşıyorsunuz. Bu kentte geçirdiğiniz zamanları nasıl hatırlıyorsunuz?

Çocukluğumun geçtiği Bursa benim için çok kıymetli. Ailemin büyük bir kısmı hala orada yaşıyor. Mesleğimin temellerinin atıldığı yer Bursa. Annemim moda evinin olması, küçük yaşta atölye havasını solumamı sağladı. Bu anlamda da bana çok destek oldular. Mimar Sinan Üniveristesi’ni kazandıktan sonra da İstanbul’a yerleştim.

Yeni koleksiyonunun tanımı için Bursa’ya Arzu Kaprol, arkadaşımız Akın Güler’in sorularını yanıtladı.

Teknolojik tasarımlar yaptığınızı ve bu alana ilgili olduğunuzu biliyoruz. Bu alanda bizi nasıl bir gelecek bekliyor. Moda ve teknoloji tam entegre olabilecek mi?

Teknolojinin modaya entegrasyonu nano ve konvansiyonel tekstillerle başladı. Günümüzde iplik ve elyaf üretimine kadar her noktaya ulaştı.  Ütü gerektirmeyen kumaşlardan tutun suyu üzerinde tutmayan kumaşlara uzanan geniş bir skalada teknoloji tasarımların içine yerleşti. Nano teknoloji ile başlayan serüven yerini giyilebilir teknolojilere bıraktı.  Benim tasarladığım hava durumuna göre değişen ceket, buna verilebilecek en iyi örneklerden biri. Bu anlamda pek çok yatırım yapılmaya başlandı ve şu an geldiğimiz noktada artık 3D printer’lardan üretilen tasarımlar karşımıza çıkıyor. Moda teknolojisinin çok yakın bir zamanda, data tasarımlarını alıp evimizde kendi beden ve vücut formumuza göre ürettiğimiz bir noktaya geleceğine inanıyorum. Sanırım tasarım ürünleri yakın bir gelecekte sanata eserlerine dönüşmeye başlayacak.

İnsan yaşamının en olgun yaşlarındasınız. Bu hayat size neler öğretti?

Her dönemde bir uyum ve ahenk içerisinde olmayı hedeflemek belki daha büyük bir yaşam deneyimi olabileceğine inanıyorum. Sanırım iyi ya da kötü olan her şeyi kabul etmek ve er ya da geç geçeceğini bilmek gerekiyor. Yaşadığımız her şey bizim dersimiz. Hayatı nezaketle karşılamak gerektiğini öğrendim.

Hemen devamında sormak isterim. Başkalarının hayatından ders alın, insan bütün hataları kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor” diye sevdiğim güzel bir söz var. Siz moda tasarımcısı olmak isteyen gençlere ne gibi öğütler verirsiniz?

Bizim sektörümüz çok hızlı değişen ve gelişen bir alan. Dolayısıyla her daim yaratıcı olmak için kişinin kendini çok iyi beslemesi gerekiyor. Aynı zamanda yılmadan, sabırla, karşısına çıkan zorluklarda pes etmeden çalışmaya devam etmesi çok önemli. Benim hayatımdaki bir başka dönüm noktası TedX konuşmamın da özeti diyebileceğim Paris Fashion Week’deki ilk defilem sonrası yaşadıklarım ve tüm bunların kariyerime etkisi oldu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz