Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid 19 virüsü Türkiye’de 2020 yılının Mart ayında artık etkisini giderek hissettirmeye başlamıştı. O dönem hepimizin hayatında radikal değişikliklere neden olurken pandemi süreci Çiğdem Karagöz’ün de sıra dışı günler yaşamasına neden oldu. Pandeminin ilk aylarında uzun yıllardır üyesi olduğu Nilüfer Lions Kulübü’nde başkanlık görevini Burçak Beysel’den devralan Çiğdem Karagöz, kulüp tarihinin belki de en sıra dışı başkanı oldu. Pandemi dönemine uygun online toplantılar, workshoplar ve sosyal mesafeli aktiviteler yapılırken Çiğdem Karagöz kulübün bu sürece uyum sağlamasına öncülük etti. “Alışılmış düzen hep kolaydır önemli olan alışılmadık olanı hayata geçirmektir” diyen Çiğdem Karagöz’ün evine konuk olduk ve başkanlık dönemi sırasında ve sonrasında yaptıklarını konuştuk. Bir süredir mutfakla ilgili eğitimler alan Çiğdem Karagöz, hazırladığı pastaları, tatlıları ve kurabiyeleri sevgi evlerindeki, özel eğitim merkezlerindeki çocuklarımıza ve bazen de morale çok ihtiyacı olan hastane çalışanlarıyla hiçbir karşılık beklemeden paylaşıyor.
Öncelikle mutfak ve yemek pişirmeye olan bu ilginiz nereden geliyor merak ediyoruz?
Benim mutfak ile hikâyem çocukluktan başlıyor. Çok kalabalık bir ailede büyüdüm. Annem, yengelerim, teyzelerim, rahmetle andığım sevgili anneannem ve babaannem… Bana kalırsa çocukluk anıları mutfak bilgisinin çatısını oluşturuyor. Kurulan büyük sofralar, her yöreye ait pişen yemekler, mis gibi kokular, yemek masasında yapılan uzun sohbetler… Ve bunların içinde daha o zamandan hafızama kaydettiğim annemin müthiş pastaları ve kurabiyeleri, babaannemin her sabah pişirdiği ve kokusu tüm eve yayılan tarçınlı keki, anneannemin lezzetli dolmaları ve tadına doyulmayan nice tarifleri, teyzemin görsel sunumları, yengemin her yemekteki elinin lezzeti. Benim bu hatıralarla dolu küçük notlarımdan oluşan mutfak defterim işte tam da orada çocukluğumda başlıyor.
Siz aynı zamanda bir annesiniz tabii ki yemek yapıyorsunuz ama gastronomiye olan bu ilginizi evde yemek pişirmekten öteye taşımaya nasıl karar verdiniz?
Ne okursanız okuyun hangi kariyeri yaparsanız yapın hangi işle uğraşırsanız uğraşın bazen filmin sonu en başından ipucu veriyor. Hobileriniz nerede mutlu olduğunuz ile orantılı oluyor. Yaş aldıkça hayatın seni zorladıklarını değil, içinden gelenleri yapmak isterken buluyorsun kendini. Benim de aslında hayattan istediğim hep aynıydı, önce ailemin sağlığı ve mutluluğu, sonra topluma katkı sağlayabileceğim faaliyetlerde bulunmak. Çok iyi bildiğim ve zevk aldığım yemek pişirme faaliyetlerimi bir adım öne taşımaktı.
Mutfak ve yemekle ilgili hangi eğitimleri aldınız? Hangi eğitimleri almayı planlıyorsunuz?
Oğlum liseyi İzmir’de okudu bende o dönemde İzmir’de onunla beraber yaşadım. O dönemde kendime çok zaman ayırabildim ve İzmir’de Roka Mutfak Atölyesi’ne devam ettim. İlk profesyonel eğitimimi orada aldım. Daha sonra İstanbul’da MSA (Mutfak Sanatları Akademisi) tarafından düzenlenen çeşitli workshop’lara katıldım ve katılmaya devam ediyorum. Yeni yılda Ocak ayından itibaren MSA’daki pastacılık eğitimine gideceğim. Eğitim bitmeyen bir serüven, severek katılıyorum.
Bugün fotoğraflarını çektiğimiz birbirinden şık masalardaki yemekler dışında masa örtüleri de sizin imzanızı taşıyor. Birazda masa örtüleri ve yastık tasarımlarınızdan bahseder misiniz?
Covid döneminde hepimiz kalabalıklardan uzak kalarak kendi sesimize dinlemeye daha çok fırsat bulduk. Uzun yıllardır iş hayatının içinde olan bir kadınım; ancak covid döneminde iç sesimi dinleyerek ailemin yürüttüğü işkolu dışında bir faaliyette bulunma riskini almak istedim. Çok yeni bir firma dreamhomebycido henüz 2 senelik, ama bir kadın girişimci olarak uzun ve yolu açık olması için elimden gelen tüm çabayı göstereceğim.
Aslına bakarsanız daha önce yaptığımız sohbette bu hikâyenin en güzel kısmı sizin yaptığınız bu yemekleri/pastaları ihtiyaç sahipleri çocuklara ulaştırmanız. Bunu biraz anlatabilir misiniz?
Biraz önce de bahsettiğim gibi yaş aldıkça hayatın sizi zorladıklarını değil, içinden gelenleri yapmak isterken buluyorsunuz kendinizi. Benimde aslında hayattan istediğim hep aynıydı, önce ailemin sağlığı ve mutluluğu, sonra topluma katkı sağlayabileceğim faaliyetlerde bulunmak. Çok bildiğim ve yemek pişirme faaliyetlerimi bir adım öne taşıyarak topluma katkı sağlama faaliyetlerine dönüştürmeye çalışıyorum. Hazırladığım tüm pastaları, tatlıları ve kurabiyeleri sevgi evlerindeki, özel eğitim merkezlerindeki çocuklarımıza ve bazen de morale çok ihtiyacı olan hastane çalışanlarıyla paylaşıyorum. Sosyal medyanın da gücünü kullandığım bu girişimimde bir kaç kişiye de olsa ilham verilmeyi çok isterim.
1980-1981 yılında kurulan Nilüfer Lions’un belki de tarihindeki en ilginç dönemde başkanlık yapmak size kısmet oldu. Geriye dönüp baktığınızda başkanlık dönemini ve Covid-19 pandemisini nasıl hatırlayacaksınız?
Dünya tarihinde çok sayıda insanın yaşam kaybıyla sonuçlanan ve dünyayı derinden etkileyen salgın Türkiye’de ilk 11 Mart tarihinde görüldü.4 ay sonra kulübümün başkanlığını devir alacaktım. Dönemime çok az kalmıştı… Çok zor bir görevin beni beklediğini anlamıştım. Yenidünya düzenine kulübümü bir Başkan olarak adapte etmeliydim. Yani kısaca beni görev beni bekliyordu ve krizi doğru yönetmeliydim.
Pandemi şartlarında neredeyse imkansızı başararak; Kulübümün sosyal medya adresinden ilk canlı yayın tecrübesiyle, zoom toplantılarıyla ve toplantılara aldığım konuklarla hatta online workshop tecrübesi ile pek çok aktiviteye imza attık. Alışılmış düzen hep kolaydır önemli olan alışılmadık olanı hayata geçirmektir. Ve ben de bunu kulübümle birlikte başardığımı düşünüyorum.
Bu kadar yemekle mutfakla ve hatta üretmeyle ilgili olan biri olarak bu alanlarda geleceğe yönelik hayalleriniz/planlarınız neler?
Dreamhomebycido ile hayallerimi sorarsanız anlatmakla bitmez. Tüm tekstil ürünlerinin siparişini aldığım butik otel projesi beni çok heyecanlandırıyor. Önümüzdeki dönemde tüm çalışmalarım bu yönde. İkinci hayalim ise Ermeni mutfağı, bekar mutfağı, geniş aile mutfağı, 80’lerin mutfağı, Karadeniz mutfağı, minimal mutfak gibi pek çok içeriği bir arada barındıran “KALABALIK AİLE SOFRAM” adlı kitabımı çıkarmak ve raflarda görmek. Hayallerimi çalışarak gerçeğe dönüştürebileceğimi de çok iyi biliyorum.
Dostlarınız tarafından en beğenilen sürekli yapmanızı istedikleri ve sizin de yaparken keyif aldığınız yemekler hangileri?
Hünkâr beğendi, patlıcanlı ve kuşbaşılı pilavım ve nohutlu mantım rahmetli babaannemden öğrendiğim ve ailemin ve dostlarımın beğendiği tariflerdir. Oğlumun vazgeçemediği kabaklı sufle, çikolatalı pastalarım ve tahinli kekim hep onun için özel pişer.
Peki yemekten asla bıkmadığınız, lezzetler?
Tahinli patlıcan salatası, çiğ kabak salatası, mücver, ızgara et, balık ve çikolatalı tüm tatlılar ve pastalar. Ama en sevdiğim mantıdır. Hiç bir zaman hayır diyemediğim diyetimi bozduğum tek yiyecektir (gülüyor).
Türk mutfağı dışında beğendiğiniz mutfaklar hangileri?
Deniz ürünleri, Makarna, pizza, hamur işleri, peynir çeşitleri ve soslar İtalyan mutfağında büyük yer tutar benim de en sevdiğim lezzetlerdir. O yüzden İtalyan mutfağı diyebilirim. Son dönemlerde Fas mutfağından da oldukça etkileniyorum.